Dil ve konuşma gecikmesi çocuğun beklenen yaşta ve beklenen şekilde dil ve konuşma becerilerini gösterememesidir.Dil gelişiminde rol oynayan etmenlere baktığımızda genetik, fizyoloji, algısal, bilişsel ve nörolojik gelişim, fiziksel ve ruhsal durum, anne-bebek etkileşimi, sosyal çevre, cinsiyet, aile yapısı, sosyokültürel ve sosyoekonomik etkenler olarak sıralanabilir.Çocuğunuzun dil edinimi boyunca tüm gelişim basamaklarının takip edilmesi gerekirken işitme kaybı, uyaran yoksunluğu, otizm, orta kulak enfeksiyonu, zihinsel gerilik, down sendromu gibi durumların dil edinim süreçlerinde geride kalmasına neden olan sebeplerdendir.Peki dil ve konuşma gecikmesinin belirtileri nelerdir?, ne zaman şüphelenmeliyiz?
Uzun süreli çalışmalar da gösteriyor ki 2-5 yaş aralığında dil bozukluğu olan çocukların okul çağında okuma-yazma, okuduğunu anlama, matematik, işitsel dikkat/hafıza, betimleme, öz-düzenleme becerileri gibi alanlarda akranlarına göre gerilikler gözlenmiştir.Bu sebeple erken müdahaleyle MUTLAKA DİL ve KONUŞMA UZMANI/TERAPİSTİNE BAŞVURMAYI UNUTMAYINIZ.
Dil; işaret, yazı, kelime, resim gibi sembollerin belli kurallar çerçevesinde iletişim amacı ile kullanılması olup konuşma ise ağız ve farinkste gerçekleşen motor bir eylem sonucu ses aracılığı ile dilin kullanılmasını ifade eder. İletişim, sözel ve sözel olmayan davranışları kapsamaktadır. Dil gelişimi doğum ile başlayıp yetişkin yaş dönemine kadar devam eder. Merkezimizde de yenidoğandan yaşlılık dönemine kadar tüm bireylerin iletişim bozuklukları üzerine hizmet vermekteyiz. Tüm dil ve konuşma sorunları bütünsel olarak ele alınmakta, genel geçerliliği olan testlerle değerlendirilmekte ve müdahale programları oluşturulmaktadır. Dilin alt bileşenleri; ses bilgisi (fonoloji), söz dizimi (sentaks), biçim bilgisi (morfoloji), anlam bilgisi (semantik) ve kullanım bilgisi (pragmatik), konuşmanın ise anlaşılırlık (konuşmanın başkaları tarafından anlaşılabilirliliği), akıcılık (konuşmanın akıcı olması), ses ve rezonans (larenks, ağız ve burun içinden hava geçişini içeren konuşma sesi) olarak alt bileşenleri bulunmaktadır. Bu altbileşenlerin herhangi birinde meydana gelen bozulmalar dil ya da konuşma bozuklukları olarak ifade edilmektedir. Dil gelişimi; genetik, çevresel, kültürel faktörlerin etkileşimi ile şekillenen kompleks kognitif süreçler olup konuşma ve dil bozukluğu olan çocukların beyin gelişim sürecinde anormallikler olduğu yapılan pek çok çalışmayla kanıtlanmıştır. Konuşma bozuklukları, DSM-5’in gelmesi ile birlikte iletişim bozuklukları olarak isimlendirilmiştir ve nörogelişimsel bozukluklar içinde yer almaktadır. DSM-5’te nörogelişimsel özellik gösteren iletişim bozuklukları; dil bozukluğu, kekemelik, konuşma sesi bozukluğu, sosyal pragmatik iletişim bozukluğu ve tanımlanmamış iletişim bozukluğu olarak belirlenmiştir. Yaygın olarak dil ve konuşma terapisi hizmeti verdiğimiz grup, gecikmiş dil ve konuşması olan çocuklardır. Çocuğun yaş ve dil gelişim basamaklarına göre sözcük dağarcığı, sözdizim ve biçimbilgisi gibi dil kategorilerinin ediniminin beklenenden daha yavaş olması olarak tanımlanan (Vinson, 2012; Machado, 2016), en yaygın görülen gelişimsel durumdur (Steiner, 2010). Bu gecikmeler herhangi bir genetik ya da nörolojik bozuklukla ilişkili ya da herhangi bir nedene bağlı olmaksızın görülebilir (Baird, 2008). Dil ve konuşma bozukluklarının görüldüğü çocuklar akademik, duygusal, davranışsal ve sosyal sorunlar bakımından da risk içerisindedirler (Ripley ve Barret, 2008; Hollo, 2012; Redmond, 2016; Feeney, Desha, Khan ve Ziviani, 2017). Dil becerilerindeki gecikmenin ileriki yıllarda da devam etmesi, nöropsikiyatrik ve nörogelişimsel bozukluklar için önemli bir yordayıcıdır (Clegg ve Ginsborg, 2006; Miniscalco, Nygren, Hagberg, Kadesjö, Gillberg, 2006). Dil ve konuşma gecikmelerinde erken tanı ve müdahalenin önemi yapılan pek çok çalışmayla belirtilmiştir (Stock ve Fisher 2006; ASHA, 2008). Dil bozukluğu şikayetiyle psikiyatri kliniğine başvuran vakalarda en çok DEHB(dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu) anksiyete bozukluğu, davranım bozukluğu ve duygudurum bozukluğu tanıları gözlenmiştir. Hiperaktivite ve dikkat sorunları günümüzde de dil ve konuşma şikayetiyle birlikte en çok gözlenen sorunlardır. Bunların dışında zayıf benlik algısı, sosyal geri çekilme, emosyonel disregülasyon gözlenebilir. Dolayısıyla bu çocuklar ilişkiyi sürdürmekte güçlük yaşayabilir, akran zorbalığına maruz kalabilirler.Okul döneminde okuma yazmayı öğrenmede güçlük, okuma yazmayı öğrense bile okuduğunu anlamada güçlük yaşayabilirler.